20 Nisan 2012 Cuma

Doktoruma Dokunma

Geçen sene, Mart ayının sonlarıydı. Yanlış hatırlamıyorsam Ayşe'nin kırkı çıkmıştı o gün. Günlerdir süren uykusuzluk, karmakarışık beslenme düzeni, bedenimi iflas ettirmişti. Geç saatte yediğim akşam yemeğinden sonra, Ayşe'nin uyumasını fırsat bilerek biraz kestireyim demiştim. Kestirdim ama uyandığımda tüm dünya dönüyordu :(

Hayatımda yaşamadığım şiddette bir baş dönmesiydi. Salon, eşyalar, fırıl fırıl dönüyordu. Yatıyor muydum, ayakta mıydım, hatta hayatta mıydım, anlayamayacak kadar fena durumdaydım. Annemle eşime, başım dönüyor diyebildim. Onların yardımıyla, yatağıma güç bela uzandım ama dönme tüm hızıyla sürüyordu. Bir süre sonra berbat bir mide bulantısı ile yerimden kalkmak zorunda kalktım. Banyo hiç o kadar uzak görünmemişti gözüme. Tabi ki banyoya varamadan, kapısının önüne yığılıp kaldım. Baş dönmesi, mide bulantısı ve tahmin edeceğiniz üzere deliler gibi çıkarmaya başladım. Sona erdiğinde rahatlamayı umuyordum ama aynen devam ediyordu. Eşimle annem panik olmuşlardı, Allahtan Ayşe uyanmamıştı. Eşim doktora gidelim dedi, ama değil gitmek, kıpırdamak bile imkansızdı. 112'yi arayın dedim. İşte 112 ile tanışmam böyle oldu. Birkaç dakika sonra yüzlerine bakma fırsatı bile bulamadığım, sadece seslerini duyabildiğim o iki acil tıp teknisyeni geldi. Sorularla durumu anlayıp bana oracıkta, sırtüstü yattığım koridorda serum bağladılar, iğne yaptılar. Beş dakika sonra daha iyiydim, ama gözümü açıp da yüzlerine bakacak gücüm hala yoktu. İyi olduğumdan emin olduktan sonra, geldikleri hızla gittiler. Birkaç saat sonra bebeğimi emzirebilecek ve ayağa kalkabilecek kadar iyileşmiştim. Küçük çaplı bir gıda zehirlenmesi yaşamıştım.

Bunları niye mi anlatıyorum? Bana 2010 yılında, tüm hayatımın en güzel hediyesi olan kızıma hamile kalmamı sağlayan, işinin ehli bir tüp bebek uzmanı ve dünya iyisi bir adam olan doktorumdu. O sıkıntılı tedavi sürecinde ve hamilelik günlerimde, tüm kontrollerimi güleryüzle yapan hemşireler, testler için gittiğimde ayakta kalmamam için yer gösteren, gidişatı soran laboratuar çalışanları, Ayşe doğduktan sonra her saçmasapan yeni anne sorularıma cevap veren ebemiz... Ve o gece, beni yeniden ayağa kaldıran o acil tıp teknisyenleri... Düşünsenize, bir kusmuk yığının içinde yatan bir kadın var önünüzde ve tiksinmeden, bu ne beee demeden işinizi yapmaya çalışıyorsunuz. Ya da o gün gelen yüzlerce kadın, sizden aynı güleryüzle doktorun ne zaman geleceğini söylemenizi bekliyor. Ya da tüm sorunlarınıza, mutsuzluğunuza rağmen, size gelen bir çifte hayatlarının mutluluğunu yaşatabilmek için çareler düşünüyorsunuz. İşte onlar bunu yapabiliyorlar. İçlerinde lanet olsun dedirtecek tipler yok mu? Vardır ama bu ne öldürülmelerine, ne şiddet görmelerine gerekçedir.

Son olay bu olmayacak biliyoruz hepimiz ama birileri dur desin artık. Kadına, çocuğa, doktora, insana şiddet gösteren herkes cezasını bulsun, bulsun ki bir daha olmasın.

Benim aklımın yettiği budur...

Eyvallah !

6 Nisan 2012 Cuma

Dulce De Leche'li Muffin

Uzun zamandır mutfağa dair birşey ekleyememiştim. Ayşe doğduğundan beri mutfakta fazla zaman geçiremiyorum. Sabah kahvaltı öncesi ve sonrası hızlıca 2-3 çeşit yemek hazırlıyorum, Ayşe'nin yemeyi sevdiklerinden özellikle. Gün boyunca tekrar mutfağa girme şansım çok az oluyor. İşte o nadir anlardan birinde, çoktandır yapmayı planladığım Dulce De Leche'yi yaptım önce. Bir başka gün ise muffinleri.

Dulce De Leche, süt reçeli diye bilinen, sütün içinde karamelize edilen şekerden ibaret bir tatlı. Aslında yapmadan önce çok okudum hakkında ve bir an önce yapmak için dibim düştü. Ama ortaya çıkan tat, ne yalan söyleyeyim, karamele bayılan biri olmama rağmen, süt tadı baskın olduğu için beni çok da sarmadı. Şu sütlü bonbonların tadını seviyorsanız, denemenizi öneririm.

Dulce De Leche yapmak için: ( 1 küçük nutelle kavanozu kadar çıkıyor)

1 litre süt (ben kutu süt kullandım)
1 su bardağı toz şeker
1 çubuk tarçın
1/2 çay kaşığı karbonat

Sütü çelik bir tencerey alıp kaynatıyoruz ve içine tarçın çubuğu ve şekeri koyup şeker eriyene kadar karıştırıyoruz. Şeker eriyince, karbonatı ekleyip kısık ateşte arasıra karıştırarark pişirmeye başlıyoruz. Yaklaşık 1 saat sonra sütün rengi sararmaya ve hafif kıvamlanmaya başlayacak, o aşamada tarçını çıkarıyoruz. Toplam 3 saat pişecek deniyor ama 2 saat sonunda benimki hazır olmuştu. Sütün rengi ve kıvamı koyulaştıkça sürekli karıştırmakta yarar var. Kıvamı iyice koyulaşınca ocaktan alıyoruz ve cam bir kavanoza koyuyoruz. Hepsi bu kadar.

Muffin için kendi tarifinizi de uygulayabilirsiniz ama benimki şöyleydi: ( 12 adet)

2 yumurta
2/3 su bardağı tozşeker
1/2 su bardağı sıvıyağ
2/3 su bardağı süt
1 paket vanilya
1 paket kabartma tozu
8-9 kaşık un
2 kaşık kakao

Yumurta ve şekeri çırptıktan sonra süt ve yağı ilave ediyoruz. Sonra kalanları ekleyip, akışkan bir kek hamuru elde ediyoruz. Unu kıvama göre ayarlayabilirsiniz. Muffin kalıplarına top kek kağıtlarından koyup içlerine 2 yemek kaşığı hamur döküyoruz. 170 C'de 20 dk kadar pişiriyoruz. Muffin, normal kek kalıbına göre daha hızlı pişer, fazla tutup da kurutmayın keklerinizi.

Soğuyan muffinlerin isterseniz alttan kapak açarak içine veya vaktiniz yoksa üstüne süt reçelinizi kalın bir tabaka halinde sürüyoruz. Üstüne de benmari eritilmiş çikolata sosu döküyoruz. Dolapta 1-2 saat dinlendirip hüpppppletiyoruz.

Afiyet olsun:)

2 Nisan 2012 Pazartesi

Amirim Ne Yaptın :)


O nasıl sahneydi be anam babam ! Önce tüm öküzlüklerini sayar, Esra'ya onaylatır. Nereye gidiyor muhabbet derken, o harika cümle gelir:

" Evlensen ya benle"

"Evlencen mi"

Helal amirim, sana da bu yakışırdı.