Selam herkes ! Başlığın baydığının farkındayım ama "son durum", "en son durum", "en hakiki son dürüm" konseptinden iyidir diye düşündüm. O yüzden şöööle bir toparlama yapacağım.
Bizim velet beş aylıkken evi taşımaya kalktık ve tarihin en berbat evden eve taşıma şirketiyle anlaştık. Gece üçte sona eren taşınma işinin ertesinde, ailemin yardımlarıyla yerleştik. Çok şükür evimiz çok rahat şimdi. En önemlisi artık eşyalarımızın arasında slalom yaparak dolaşmamız gerekmiyor. Özellikle Ayşe mobil hale gelince bunun önemi iyice belli oldu. Yazın çokkk sıcak olan buralarda biz geceleri pencereleri kapatarak uyuduk. Günde 12 saat klima çalıştırırken tüm yaz toplasan 12 saat klima çalıştırmadık belki de. Ayşe de çok sevdi yeni evimizi. Özellikle aşırı sıcaklar geçtikten sonra sık sık gezmelere çıkmaya başladık kuzuyla. Öyle bir alıştı ki şimdi, kapıya gelir gelmez kanat çırpmaya başlıyor.
Beşinci ayının sonundaki doktor kontrolünde Ayşe'nin artık ek gıdaya geçmesi gerektiğine karar verildi. O dönemde sadece anne sütü alan kızım, dört ayak üstüne kalkıp yerinde yaylanarak emekleme denemeleri yapıyordu. Sadece geri vitesi çalıştığı için de geri geri gidebiliyordu :) Ek gıdalara sancısız başladık, meyveleri, yoğurdu çok sevdi kızım. Sonra gece muhallebisi, sabah kahvaltısı derken bir düzenimiz oluştu gitti. Sebzeleri de sevdi kızım, eti balığı da. Ama alışma döneminde az mama dökmedik çöpe, hele o tarhana çorbaları, öteki tarafta peşimden koşacak tencere tencere çorba var valla. Tam oturur hale gelince kuzuşa bir de mama sandalyesi aldık. Valla bu çocuk meselesi çok masraflı bişey, yediği para, giydiği para, affedersin mıçtığı bile para. Sandalyesine de alıştı kuzu. Sonra Ağustos ayında emeklemeye başladı yavruş, o ilk titrek patileri görmeniz lazım. Eve giren bir minik kertenkele sanki, pıtır pıtır gitmeye çalışıyordu. O aralar meşhur "tel sarar kızım" dalgası esmekteydi evde. Bizim muzlu puding, emeklerken elini havaya kaldırdığında aklına tel sarmak geldiği için duralamakta, sonra da kolu ağırlığı taşıyamadığı için pat diye düşmekteydi.
O günler de geçti tabi, şimdi gayet büyük bir özgüvenle ve hızla emekliyor. Dizlerinin üzerine kalkıp ayağa kalkma denemeleri yapıyor. O tatişler nasıl tatlı oluyor o anda bir görseniz. Fiziksel gelişiminin ötesinde, becerilerinin ve iletişiminin artışı inanılmaz. Acaip anneci oldu ama babayı görünce tüm yağları eriyor kuzunun. Babamız da öyle tabi, valla aşklarını kıskanmıyor değilim. Yine de ilk "anne" dedi benim bebişim. Kıçı her sıkıştığında "anniiii" diye sesleniyor bana :) Sonra "gel gel" demeyi öğrendi, şimdilerde "babağ, dedde, ennienni" diyerek kendine bir hayran kitlesi yaratmakla meşgul. Giderek çocuk oluyor benim boncuğum, dişleri de hareketlendi iyice. İlki gözüktü geçen perşembe, bugünlerde de ikincisi zorluyor. Yemeden içmeden kesildi, biraz huysuz ama yine de güçlü benim yavruşum. Gülmeye çalışıyor, konuşmaya çalışıyor. Hadi gel Ayşe dediğimde odalar arasında peşimden geziyor.
İşte böyle, tüm zamanım ona endeksli şekilde geçiyor. Kahvaltısını yaptır, uyut, uyanınca su içir, oynat, altını temizle, ara öğün yedir, banyo yaptır derken gece oluveriyor. Hayatımın en yorucu ama en güzel günlerini geçiriyorum. Artık uyusa da dinlensem derken gece vakti, sabah olunca uyansa da bir koklasam diye bekliyorum. Herşeyim yarım yamalak şu anda, yarım yamalak yiyorum, iki dakikada banyo yapıyorum. Geceleri en az 2 kez kalkıyorum. Bana en yakışanı değil, elime ilk geçeni giyiyorum. Evde bıyığı olan tek kişi de benim üstelik :) Hiçbir şeye konsantre olamıyorum, onu düşünmeden bir an geçiremiyorum. 1 yaşına gelince yavaş yavaş çalışmaya başlayacağım. Özledim çalışmayı ama Ayşe'den ayrı kalma fikri beni şimdiden kıvrandırıyor.
Şimdilik bu kadar olsun. Kuzu uyurken gidip ben de uyumaya çalışayım. Pai pai !
2 yorum:
Teyzesi mıncık mıncık seviyorum onu zaten. Bayılıyor buna.
Bıyık mevzusu fena. İstenmeyen tüyler hakketen istenmiyormuş.
Koccaman olmuuuuuş :) Maşallah kuzumaaaaaaaaaaaaa ve annesine de tabi ki.
Yorum Gönder