26 Kasım 2010 Cuma

Mirası Reddediyorum !

Bayramda tatlıları tabak tabak götürmüşken, aldığımız damla sakızlı şekerleri birer ikişer gizli gizli yemişken, pazartesi günü genetik mirasıma enselendim. Yapılan şeker yükleme testinde şekerim 186 çıktı :( Anneannem, annem, 3 teyzem ve babam şekerli olduğu için ve de fazla kilolarımdan dolayı her zaman risk altındaydım ama hamilelikte karşıma çıkmasına çok üzüldüm. Ayşe zarar görür diye 2-3 gün epeyce stres yaşadım. Gittiğimiz dahiliyeci bu rakamı çok yüksek bulmadığını söyleyip diyet listesi verince biraz içimiz rahatladı. Şimdi diyetteyiz.

Ayşem kuzum, balık kızım, pıtış kızım gayet iyi durumda çok şükür. Büyüdükçe hareket tarzı da değişiyor. Doğumdan sonra bu döneme ait özleyeceğim iki şeyden birisi, onun bu tatlı kıpırtılarını hissetmek olacak. Diğeri de tabii ki prenses muamelesi görmek :)

Ayşe için alışveriş yapmaya başladık. Karyolası ve dolabı Ocak ortasında gelecek. Babamızla beraber kızımızın nevresimlerini, uyku setlerini, battaniyelerini, havlularını aldık. Şimdi onlara bakıp bakıp ayyyy ayyyy diyip duruyoruz. Sırada kıyafetleri ve diğer eşyaları var. Hayatımıza çoktan girdi bile kızımız, eşyalarını sağda solda görmek o kadar güzel ki...

Ayşe'den başka birşey yazamadığımın farkındayım ama mazur görün. Ondan başka birşey düşünemiyorum artık.

Hoşçakalın !

15 Kasım 2010 Pazartesi

Ortaya Karışık: Bölüm Birkaç Kusür

Selam gençler ! Geçen hafta babamız şehirdışına çıkınca kızımla başbaşa kaldık. Benim bilgisayar da sizlere ömür olduğu için 10 Kasım'da eklemek istediğim yazıyı ekleyemedim. O gün kendiliğinden Anıtkabir'e, Dolmabahçe'ye akın eden binlerce insanı görünce yüreğime azıcık su serpildi. Büyük Önderimizi saygıyla selamlıyorum.

15 gündür Dünya Voleybol Şampiyonası sayesinde güzel vakit geçirme şansım oldu. Bizim maçlar genelde sabahın köründeydi ama ben zaten çok erken uyandığım için sorun olmadı. Aylin Abla işkencesi yüzünden maçları sessiz şekilde izledim. Buradan NTV'ye seslenmek istiyorum, beni izlediğinizi biliyorum :) , birader lütfen Aylin Ablayı yormayın, dinlendirin, yorum felan yapmasın. Hata yaptığımızda çıkardığı ahuaaahhhhhgg sesine daha fazla tahammül edemeyeceğim. Bu arada kızları da tebrik ederim, iyi bir sonuç aldık.

Eheeemm ehemmmm, Trabzonsporumuz şahane gidiyor, söylemesi ayıptır ama nal toplatıyor desek yalan olmaz sanırım. Temiz temiz futbolumuzu oynuyoruz, golümüzü atıyoruz. Kızım çok şanslı, çünkü harika bir sezonda doğmuş olacak inşallah. Onu seçimleri konusunda yüreklendirme kararı aldık babamızla, seçimlerine saygı göstereceğiz. Ama 3 konuda biz ne dersek o olacak, valla kızım demem, fena pataklarım :) Birincisi, Atatürk sevgisiyle büyüyecek, ilkelerini öğrenecek ve benimseyecek. İkincisi , sosyal demokrat olacak, CHP'nin büyük geçmişini bilecek. Üçüncüsü ise Trabzonsporlu olacak, başka yolu yok :) Bu konuda gereken tüm beyin yıkama faaliyetleri tarafımca yürütülecek.

Yarın Kurban Bayramı başlıyor. Biz bayrama erken başladık. Samsun'dan gelen arkadaşlarımızla dün ve bugün çok güzel zaman geçirdik. Yarından itibaren her yeri mangal kokusu saracak. Buradan kurban keseceklere sesleniyorum. Lütfen bu bayramın paylaşım odaklı olduğunu unutmayın, mangal bayramına çevirmeyin. O kurbanları paylaşmak için kesiyorsunuz, derin dondurucunuza stok yapmak için değil ! Buraların bu pintiliğinden hoşlanmıyorum hiç. Bizim memlekette kurban eti dağıtılır, kalanı pişirilir, onu da ev halkı ve gelen misafir yiyip bitirirdi.

Bugün Ayşe için bir sürü cici beğendik, uyku setleri, nevresimler, havlu takımları vs vs. Bayramdan sonra gidip alacağız kısmetse. 26. hafta da bitti çok şükür, giderek heyecanımız ve sevincimiz artıyor, hele de eşyaları birer birer eve gelmeye başlayınca onun hayatımıza kattığı güzellik daha da belirgin oluyor. Kızım, Ayşem, nasıl seviliyorsun, bekleniyorsun bir bilsen.

Ortaya karışık yazımız burada sona eriyor. Hepimiz için güzel bir bayram olsun inşallah. Pai pai

6 Kasım 2010 Cumartesi

Özlem...

Bülent Ecevit'i kaybedeli dört yıl oldu. Onun adamlığını, onun prensiplerini, onun duruşunu, onun dürüstlüğünü, onun vatanseverliğini, onun sosyal demokratlığını, onun ozanlığını, onun eşine olan aşkını unutmak mümkün değil.

Özlemimiz bitmeyecek ...

2 Kasım 2010 Salı

Vay beee !


Geçen sene bugündü, genç kadın sıkıntılı bir projeyi henüz bitirmişti. Hava çok yağmurluydu, dışarıya çıkılacak gibi değildi. Uzun süredir içini kemiren yazma isteğini daha fazla engelleyemeyeceğinin farkındaydı. Ne yapmak istediğine karar verememişti, kahverengi gözlerinde o tereddütü görmek mümkündü. Yemeklerden mi yazmalıydı, yoksa içindeki deliyi açıkça ortaya dökecek birşey mi yapmalıydı? Yaşatmayı başarabildiği tek bitki olan kaktüsüne bakıp derin derin içini çekti genç kadın. Dur hele dedi, bir başlayalım. Malum Türküz, bizde kervan yolda düzülür diye düşündü. Kıvırcık uzun saçları alnına dökülmüştü. Saçlarını toplayıp hadi bismillah diyip işe koyuldu.
Öfff daha fazla uzatmayayım, bloga başlayalı tam 1 yıl olmuş. Kutlama babında yani :) Genç kadın da ben oluyorum, kuyruklu yalan !
İyi ki başlamışım yazmaya... Okuyan, yorum yapan, yapmayan, vay beee diyen, hadi lennn diyen herkese teşekkürler. Pai pai