11 Ocak 2010 Pazartesi

Enerji Tasarrufu Haftası :)

Selamlar kafası karışık ülkemin yorgun insanları. Hepimizin gözüaydın. Bu hafta enerji tasarrufu haftası. Kendimi çok kaptırdım, şu an karanlıkta yazıyorum, hatta laptopun fişini çektim, pilden idare ediyorum :)) Ben bu haftayı kendi çapımda (epeyce bir çap anlamına geliyor :P) kutlamaya karar verdim. Bu hafta işten güçten kaytaracağım, kendi kişisel enerjimi tasarruf edeceğim. Biriken kitaplarımı 3 cümle / dakika hızında okuyup, bu esnada kaybettiğim enerjiyi de geçen hafta yaptığım kuru incir reçeliyle telafi edeceğim. Ayrıca haberleri izlemeyip, haberler esnasında ettiğim küfürleri (Allah affetsin) etmeyerek epeyce enerji biriktireceğim.

Hamiş: Sevgili patronum lütfen doğrudan bir alttaki yazıya geçsin, bu kısmı okumasın.

Kızım altı üstü bir reçel, bir krep (ama nutellalı ama muzlu ama ama :)) ) ve bir zeytin tarifi yapacaksın, çabuk yap aman yaz dimi :)) Tamam tamam , hemen yazıyorum. Bu kadar kafası karışmış bir blog olur mu? Bir memleket meselesi, üstüne reçel tarifi, sonra masumiyet pehhhh ... Ama ben başta yazmıştım, İkizler burcuyum diye uyarmıştım. Her an herşeyden bahsedebilirim. Kek tarifinin ortasında sıkılıp başka birşey de yazabilirim. Seven böyle sevsin kardeşim, git gel akıllıyım, deliyim doluyum, kısa süreliğine depresif, mütemadiyen neşeliyim :)) Blogun tıklanma sayısını onar onar artıran sayaca saydıracak kadar ağzı bozuk, birbirinden değerli blog arkadaşlarımın yorumlarına cevap yazarken de şirinim. Offf bu akşam Merkür mü kıpraşıyor yine, bir öyleyim bir böyle? Hadi ben fazla enerji harcamadan şu tariflerimi yazayım.

İlk resimdeki kuru incir reçelini geçen hafta yaptım. Bekarken aynı evde kaldığım canım arkadaşım Selçin'in annesi göndermişti bize. Mahrumiyet bölgesi kabul edilebilecek kadar boş olan buzdolabımıza giren Kaşıkçı elması gibi birşeydi. Dibini bulmamız uzun sürmedi. O günden sonra da yemek de yapmak da nasip olmadı. Ohoooo kızım gene toz gaz bulutundan girdin olaya, bize ne bundan ???

Malzemeleri şöyle efendim:
  • 1 kg kuru incir (den 2 adet eksik, onları doğrarken ben yedim, itirafımdır, arz ederim)
  • 3,5 su bardağı su
  • 3,5 su bardağı tozşeker
  • 1 tatlı kaşığı dolusu limontuzu

İncirleri yıkayıp tavla zarı (aahhh hep bunu cümle içinde kullanmak istemişimdir :P) büyüklüğünde değil, 4-5 parçaya bölecek şekilde doğruyoruz. Su ve şekeri karıştırarak koyulaşana kadar kaynatıyoruz. Şerbet koyulaşınca incirleri ekleyip, incirler iyice yumuşayıp dağılana kadar (yaklaşık yarım saat) kaynatıyoruz. Sonlara doğru incir çekirdekleri çok pis sıçrıyor, ellerim nokta nokta yandı. Bu, reçelin piştiği anlamına geliyor :) Limontuzunu ekleyip 3-5 dk tıkırdatıyoruz. Altını kapatıp soğuyana kadar bekletip temiz ve kuru cam kavanozlara dolduruyoruz.

Gelelim şu krep tarifine:

Pazar sabahı kahvaltıları her aile için aynı şeyi ifade eder sanırım. Uzun ve telaşsız kahvaltı edilir, anne mutlaka bir hamurişi yapar, gazete kavgası yapılır. O kahvaltı hiç bitmesin istenir. Biz de iki kişiyiz ama bu ritüeli sürdürmemize engel olmadı hiç. Pazar kahvaltısı her zaman özel hazırlanır bizde de. Hiçbir şey yapamazsam, yakınlardaki meşhur fırından alınanlarla pansuman yaparız.

Bu krepleri de geçen pazar yaptım. Buzluktan börek indirecektim ama unutunca son dakika acil birşeyler yapayım dedim. Çoktandır da yapmamıştım. Herkesin bir krep tarifi vardır mutlaka, ben çok sık yapmamakla beraber, bu tarifi her yaptığımda iyi sonuç alırım.

Malzemeler:

  • 2 yumurta
  • 2 su bardağı süt
  • 2 su bardağı un
  • Bir fiske tuz
  • 1 yemek kaşığı sıvıyağ (krebin içine)
  • Tavayı yağlamak için de çok az sıvıyağ

Yumurta, süt, tuz, un ve sıvıyağı çırparak akıcı ve pürüzsüz bir karışım elde ediyoruz. Çok az sıvıyağı, iyice kızdırdığımız krep tavasına sürüyoruz. (Sadece başlangıçta, her krepte yağlamanıza gerek yok) Bir kepçe ile aldığımız krep hamurunu, kızgın tavaya incecik bir tabak şeklinde döküyoruz. Tavayı hareket ettirerek hamurun düzgün yayılmasını sağlıyoruz. Önlü arkalı (yaklaşık ikişer dk) pişiriyoruz. Bu ölçülerle 8 adet krep çıkıyor. Tavanızın büyüklüğüne göre değişebilir. Benimki naa şuncacık bir tavaydı :))

Sonrası size kalmış efendim, isterseniz peynir, zeytinle yersiniz. İsterseniz arasına krem peynir ve yeşillik koyarsınız. İsterseniz kıymalı, ıspanaklı vb harçlar yapıp dürüm şeklinde sarar yersiniz. Ya da aşağıdaki günah kavanozundan alınan muhteşem çikolatayı krebinizin bir yüzüne sürüp, üstüne muz koyup sarar, üstüne de utanmadan bal gezdirirsiniz. Off offf , diyeceksiniz ki, madem favorin bu, hani resmi? Yaptım ama resmi çekmekle uğraşamayacak kadar tüketimle meşguldüm. :) Lütfen birisi kalorisiz nutella yapsın, ama tadı, kokusu aynı olacak. Lütfen lütfen :))


veeee yuppiiiii, siyah zeytinlerim de oldu, hatta oldu da bitti oldu nerdeyse :)) Tüm Türkçe ve Dilbilgisi öğretmenlerimden özür diliyorum. Ben böyle değildim, sonradan oldum. Olmak demişken, evet zeytinlerim 2 ay sonunda oldu. Bu sene ilk kez siyah zeytin denedim. 1 kg kadar almıştım, ekim sonu gibiydi sanırım, 2 ayda istediğim kıvama geldi. Yapılışı da çok kolay, hazır zeytinlere göre tadı tuzu süper. Bir daha hazır zeytin alacağımı sanmıyorum.
Yapılışı:
  • 1 kg siyah zeytin
  • 1 su bardağı zeytinyağı
  • 1 çay bardağı üzüm sirkesi
  • 1 su bardağı kaya tuzu
  • 3-4 defne yaprağı

Zeytinlerin saplarını ve ezik çürükleri ayıkladıktan sonra iyice yıkıyoruz. Ağzı sıkıca kapanabilen bir cam kavanozun dibine defne yapraklarını koyuyoruz. Üstüne zeytinlerin yarısını koyup, tuzun yarısını serpiyoruz. Kalan zeytinleri koyup, en üste yine kalan tuzu döküyoruz. Sirke ve yağı ilave edip, ağzını sıkıca kapatıp iyice çalkalıyoruz. Güneş almayan bir yere (musluk altı olabilir) koyup 2-3 ay boyunca, kapağını açmadan, iki günde bir kavanozu iyice çalkalayarak bekletiyoruz. Amaç, sıvının tüm zeytinlere temas etmesini sağlamak. İlk günlerde sıvı seviyesi düşük oluyor ama zamanla zeytinler büzülmeye başlayınca seviye yükseliyor. Zeytinler iyice büzüldüğünde ve suyunun rengi döndüğünde zeytin tatlanmaya başlıyor. Tatlanınca, günlük yiyeceğiniz kadarını alıp ev yapımı zeytininizin zevkini çıkarmaya başlıyorsunuz. Sonra da senelerdir neden yapmadım, niye o tuzlu ve acı zeytinlere dünyanın parasını verdim diye hayıflanıyorsunuz. Biz şanslıyız, zeytin memleketindeyiz. Pazarda en baba zeytin 1,5-2 liraya satıldı bu sene. Az bir malzeme kullanarak, hijyenik ve lezzetli zeytinleri ucuza malediyorsunuz.


Offff enerji tasarrufu yapacaktım ama şimdiden ihlal ettim kutlamalara dair kararlarımı. Ben kutlamalarıma kaldığım yerden devam edeyim efendim, malum, memleketimize her gün "sabotaj bayramı" artık. Bırakın da bu garip vatandaş da kendine kutlayacak birşeyler bulsun.

Pai pai :)

Hiç yorum yok: