6 Ocak 2010 Çarşamba

Düşünmek Üzerine ve Farklı Bir Tarif

Hayatımda böyle birşey görmedim diyebilmeme izin verecek kadar dünyadayım, tecrübeli bir dünyalıyım :)) Dost uzaylıları bekliyorum. Gelsinler de çıkarsınlar bizi bu kaostan. Bir ülkede durum bu kadar b.ktan olur mu yahu ? Bakıp da içimi rahatlatacak birşey arıyorum ama yok kardeşim yok. Ülkeyi yönetenlere diyecek lafım kalmadı, umudum yok onlardan yana. İçinde oldukları rövanş duygusu aklıselim düşünmelerini engelliyor. İşsizlik, borç had safhada. Yaşadığım şehirde, 10 sene önce bir kişinin işsiz kalma süresi sadece 5 dk idi. Yani yandaki fabrikadan içeri girene kadar ! Şimdi insanlar aylardır işsiz, çalışır gibi olanlara da aldanmayın, insanlar aylardır maaş almadan çalışıyorlar. Arabayla yolda giderken insanların nasıl yürüdüklerine baktınız mı hiç? İnsanlar öylesine dalgın, öylesine vazgeçmiş gözüküyor ki...

İşinden, hayatından memnun kimse yok etrafta. Borçlar gırtlakta, aileler parçalanmakta.
Hayata karşı endişeler dizboyu. Birkaç ay sonrasını görmek, tahmin etmek, plan yapmak imkansız. Ne yapmalı o zaman? Nasıl çıkılır bu kaostan? Var mı çözümü?

Çözüm1: Her ne kadar kötü durumda olursak olalım, geleceğimize dair umutlardan vazgeçmeyelim. O umutlar bizim şarjımız, vazgeçersek biteriz kolayca.

Çözüm2: Öğrenmeyi hatırlayalım tekrar ve düşünmeyi. Evet farkındayım, bu ülkede bilgi para etmez gözükür ama değildir. Bizi her zaman ayakta tutacak şey bildiklerimiz olacaktır. Okumaya, öğrenmeye devam.

Çözüm3: Her zaman ilkeli davranmayı seçmek, kısa vadeli karları tercih etmemek. Başkaları hamuduyla götürüyor değil mi? Saçma geliyor kulağa ama uzun vadede hepsi gidiyor elden. Bakmayın siz o insanüstü girişimci kardeşlere, size de Rabbiniz Cleveland deseydi siz de akıl ederdiniz hepsini.

Çözüm4: Cumhuriyetimizin kurucusu, liderimiz, zor zamanlardaki kutup yıldızımız Atamız bize onlarca yıl önce tehlikeyi işaret etmiş: "Çalışmadan, yorulmadan, öğrenmeden rahat yaşama yollarını itiyat haline getiren milletler; önce haysiyetlerini, sonra istikballerini daha sonra da hürriyetlerini kaybetmeye mahkumdurlar." Çalışmaktan ve üretmekten vazgeçmeyelim. Umutlarımızı şans oyunlarına, ana babadan kalacak mirasa, elde edilecek avantalara bağlamayalım.

Borçlarını değil, projelerini düşünen bir toplum haline gelmeyi başarmamız gerekiyor. Bunu yapacak gücümüz de var. Yeter ki yapay gündemlere kanmadan gerçekleri farkedelim.

Ahh böyle bir yazıyı yemek tarifine nasıl bağlamalı? Yazmak istemiyorum olumsuz şeyleri, her yer bu tip yazılarla, haberlerle dolu ama insan dayanamıyor işte. Eeee şöyle yapalım, okumak, öğrenmek ve çok çalışmak için insana ne lazım ??? Cevap : Enerji :)

Enerji neden elde edilir peki? Mis gibi lezzetli yemeklerden tabi :) Bu kez bir sebze yemeğini paylaşmak istiyorum. Hizmet verdiğim firmalardan birinde yediğim öğle yemeğinde karşıma çıktı aşağıdaki yemek ve çok hoşuma gitti. Kışın ıspanak, pırasa, lahana bermuda şeytan üçgeninden :) sıkılanlar için ve de sebze yemeklerine bayılanlar için (bakınız: ben kendim) iyi bir alternatif olabilir.

Malzemeler şöyle:
  • 2 adet kırmızı pancar (kişi başı 1 adet yetiyor)
  • 250 gr ıspanak
  • 1 kuru soğan
  • 1/2 çay bardağı mısırözü
  • 1/2 çay bardağı zeytinyağı
  • 1 su bardağı sıcak su
  • 1 yemek kaşığı biber salçası
  • Tuz ve baharatlar

Soğanı yemeklik doğrayıp mısırözü yağında pembeleşene kadar kavuruyoruz. Pembeleşince salçayı ekliyoruz. Pancarları soyduktan sonra küp küp doğruyoruz ve salçalı karışıma ekliyoruz. 5 dk kadar kavuruyoruz, bu sırada pancarlar suyunu salmaya başlıyor. İnce doğradığımız ıspanakları da ekleyip suyunu salıp çekene kadar kavuruyoruz. Tuzu, baharatı, sıcak suyu ve zeytinyağını ekleyip, pancarlar yumuşayana kadar (yaklaşık 30 dk) kısık ateşte pişiriyoruz. Sıcak servis ediyoruz, yanında süzme yoğurtla özellikle güzel oluyor.

İçine havuç da eklemeyi düşündüm. Annem bana geçen gün diyor ki, kızım sen havucu ne çok seviyorsun, herşeye koyuyorsun :)) Vallahi öyle, kış geldi mi, havuçsuz bir şey yapamam, yemeğe, salataya, keke, pastaya her yere koyarım. Bu yemeğe koymadım, çünkü pancar da tatlımsı, havuç da eklersem fazla şeker tadı olabilir diye düşündüm. İyi de etmişim, tadı yerinde oldu. Ispanağın kekreliğini de aldı. Pancarlar bana kek denememde yamuk yapsa da :)) yemekte yüzümü karar çıkarmadı. Eşim, yemeği "tekrar yapılabilir" listesine aldı :) Canavar eti mi bu diye dalga geçmeyi de ihmal etmedi tabi :D

Herşey kötü olsa da, küçük keyiflerle, atacağımız önemli adımlara moral destek sağlayabiliriz. İnanç ve moral olduktan sonra, hele de sağlık da yerindeyse herşey hallolur. Umutlarımıza daha çok sahip çıkacağımız güzel bir gün olsun yarın. Hadi pai pai :)

2 yorum:

Unknown dedi ki...

Arzu,

Benim, bu "uzun ve ince" yolda yürümemi, senden aldığım enerjiye borçluyum.

Ne diyebilirm ki : Sen başkasın.

A Vitamini dedi ki...

Canım, sen de benim enerji kaynağımsın. Sen de bambaşkasın.