27 Aralık 2009 Pazar

Ben Yaptım, Ben Yaptım :))

Ben yaptım, ben yaptım :)) Nihayet orjinal bir aşure yaptım. Hazır aldığımız ya da toz halinde satılanlardan değil, bildiğin anne aşuresi :) Ben yaptım :) valla.

Haftasonu çok yoğun geçti, bir yandan eğitim notu hazırladım, bir yandan evsel işlere baktım. Kaç gündür aklımdaydı, hatta haftaiçi markete gittiğimde bir paket buğdayı da atmıştım alışveriş arabasının içine. Cumartesi öğle saatlerinde buğdayı ıslattım. Şansıma kolay pişen bir buğdaya rastlamışım, akşam saatlerinde ıslattığım suyun içinde bile hemen şişmişlerdi. Çok zor değilmiş meğersem aşure yapmak, ben sabır gerektiren hiçbir şeye dayanamıyorum. Bir ara çok modaydı hatırlarsınız, ahşap boyama işleri filan. Ama sabır lazım, beklemek lazım, boyadın, kurumasını bekleyeceksin, çatlatma boyası sürdün, onu bekleyeceksin derken, hiç bana göre olmadığını anlamıştım. Aşureden de bu yüzden uzak durmaktaydım ama yanılmışım :))

Birkaç püf noktası var, dikkat edilirse çok güzel bir aşure yapılabilir. İlki şu; pazara gidince nar almayı unutma :)) Yoksa aşurelerin süslü olmaz. İkincisi; buğdayı sıcak su ile ıslatmak. Soğuk suda yumuşamıyor. Üçüncüsü de kuru meyvaları ve şekeri koyma zamanını iyi ayarlamak. Son püf noktası da, yerken kendini kaybedip beşinci kasede varlığının bilincine varmayı önlemek :))

Gelelim malzemelere: (Bu ölçüyle tam 12 kase oldu)
  • 1 su bardağı buğday
  • 3/4 su bardağı nohut
  • 3/4 su bardağı kuru fasulye
  • 2,5 su bardağı tozşeker
  • 10 su bardağı su
  • 1 su bardağı kuru üzüm (beyaz ve kara üzüm karışık koydum)
  • 5-6 adet kuru kayısı
  • 5-6 adet kuru incir
  • Portakal kabuğu rendesi
  • 5 diş karanfil
  • Süslemek için susam, ceviz, nar (unutmaaa :) ), tarçın vb

Buğdayı, sıcak su ile öğle saatlerinde ıslattım ve gece 10 bardak sıcak suyla bir taşım kaynattım. Kaynadığı suyun içinde sabaha kadar bıraktım. Benim nohut ve fasulyem vardı buzlukta, onları kullandım. Yoksa eğer, onları da geceden ıslatıp, ertesi gün ayrı ayrı haşlamak gerekiyor. Aşureye konduktan sonra fazla bir pişme süresi olmayacağı için yumuşayana kadar haşlanmış olmalı. Kuru üzüm ve kayısıları da geceden suya koydum, iyice şişsinler diye. Bütün geceyi de merak içinde geçirdim, acaba nasıl olacak, becerebilecek miyim diye :))

Sabah, buğdayın altını tekrar yaktım, 1,5 saat kadar kısık ateşte, iyice ezilene kadar pişirdim. Suyu gözüme az gözüktüğü için 2-3 bardak kadar sıcak su ekledim. Kıvamını nasıl seviyorsanız ona göre sıcak su ekleyebilirsiniz. Ben biraz sulu severim, tıkıl tıkıl aşureleri sevmem :)) Buğdaylar iyice ezildikten sonra, nohut ve fasulyeleri ekledim. 10 dk sonra da üzüm, kayısı ve karanfilleri ekleyip 15 dk daha pişirdim. Sürenin sonunda, şekeri , portakal kabuklarını ekleyip 10 dk daha pişmesini bekledim. Dikkat, şeker eklenince sulanıyor, kıvamı ayarlarken unutmayın. İnmesine yakın incirleri de ekleyip 3-5 dk daha tıkırdattıktan sonra altını kapattım. Pişme esnasında, arada bir dibinden dibinden tencereyi karıştırmakta yarar var. Sürekli karıştırmak gerekmiyor, hele de bir sitede okuduğum gibi blendırdan geçirmek veya un, nişasta vb eklemek de gerekmiyor.

Üstü için, susamları teflon tavada hafifçe kavurdum. Aşurelerin üstüne, önce tarçın, sonra susam ve dövülmüş ceviz koydum. Nar? Koyamadım, malum :))

Aşağıdaki resmi çekerken, aklıma anneannemin evinde yapılan ve biz çocuklar tarafından komşulara dağıtılan onlarca kase aşure geldi. Ne güzel günlerdi... Bugünün güldüren anekdotu bir arkadaşımdan geldi. Kendisi der ki : Bizde aşure pişirilirken, komşulara dağıtmak için pişirilir, aynı miktarda da sadece benim için pişirilir. 15 tabak filan arka arkaya yerim :))

Afiyet olsun, annelerimizin aşure tadı, damaklarımızdan hiç kaybolmasın. Not: Nar almayı unutma, nar almayı unutma :))

Hiç yorum yok: